Fotoğrafçılığa Nasıl Başladım?

Fotoğrafçılık - Itır Çalık

Herkes kadar derdi olan ama bazıları için çözümü olmayan biriyim. Bazen elinden bir şey gelmez gibi hissedersin, çok kızar, üzülür, umutsuz hissedersin. Ya da mutlu bir anında, farklı bir şey gördüğünde için içine sığmaz. O anki duygularını anlatacak kelimeler mevcut değildir. İşte bunları anlatmak için fotoğrafı bir araç olarak kullanıyorum. Bir yere baktığımda orda olandan farklı bir şey görüyor, içerisinde bir anlam, kendimden bir parça buluyorum. Veya sadece bende güzel duygular ortaya çıkarıyor. Bu anları ölümsüzleştirmeden yapamıyorum. O duygulara, anlamlara tekrar tekrar bakıp her defasında farklı bir detayında kaybolmayı seviyorum. Her fotoğrafımda bir şeyler anlatıyor ve zaman geçtikçe bu anlamları şekillendiriyorum. Kelimelerin yetersiz kaldığı yerde fotoğraf giriyor devreye. Kısaca kendimi ifade etme biçimim oluyor diyebiliriz.

Fotoğrafla nasıl tanıştım?

Fotoğrafla tanışma hikayem ise çok eskiye dayanıyor aslında. Babamın Canon EOS 1000 fotoğraf makinesi vardı. Analog olan bu fotoğraf makinesinde hala siyah beyaz film var. Tabi dijital makinelerin sağladığı kolaylıklardan sonra analog makinenin heyecanını kaybettik zamanla. Küçüklüğümden beri fotoğrafla haşır neşir olmamın sebebi bu makineydi. Babamın fotoğrafçılığa olan ilgisini de es geçemem tabi ki. Onun ayak izlerini takip ederek farkında olmadan fotoğraf dünyasına adım atmıştım çoktan. Hatta ilk fotoğraflarımı 2001 yılında daha beş yaşındayken, annemlerden önce uyandığım bir sabah gizli gizli fotoğraf makinesini kullanarak çekmiştim. En sevdiğim dinozor kumbaramı, o sırada izlediğim çizgi film “Power Puff Girls”ü, okumayı öğrendiğim ilk kitaplarımın sayfalarını çektiğim bu küçük maceram düşündüğüm gibi gizli kalmamıştı. Babam filmi banyoya verdikten sonra gördüğü bu fotoğrafların benim elimden olduğunu hemen anlamıştı. Fotoğrafları elime alınca bir daha gizli bir çekim yapamayacağımı anlamıştım. Ama fotoğrafa olan ilgim azalmamıştı.

İlk - Itır Çalık

Dernekle nasıl tanıştım?

Babam 2010 yılında “Bunca zamandır fotoğraf çekiyorum, tekniğini de öğreneyim” diyerek AFAD (Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği)’a başladığında beni de gezilerine götürüyordu. Mardin/Midyat gezisine katıldığımda fotoğrafın tekniğini bilmememe rağmen bakış açısı olarak geliştiğimi fark etmiştim. O geziden sonra ben de AFAD’a katılmak istediğime karar vermiştim. Lisede olduğum o senelerde derneğin tüm gezilerine katılmaya çalışıyor, hocalar eşliğinde hem tekniğimi hem de bakış açımı geliştirmeye çalışıyordum. 117. dönem temel eğitimi tamamladıktan sonraki kursiyer sergisinde fotoğrafım ilk beşe girip daha uzun süre sergilenmişti. Eğitimimi tamamladıktan sonra reşit olmadığım için AFAD’a üye olamadım. 2014 yılında, 2.kur teknik eğitimlerine de katıldıktan sonra küratörümüz Tuncay Doğruluk rehberliğinde hazırladığımız “Sessizlik” konulu sergimizle üyeliğimi başlatmış oldum.

Kursiyer Sergisi - Itır Çalık

Sessizlik 1 - Itır Çalık

Sessizlik 2 - Itır Çalık

Üniversitede ise Erasmus programı ile ikinci ve dördüncü sınıfta, birer dönem yurtdışında okuduğum için fotoğraf makinem seyahatlerimin vazgeçilmez bir parçası olmuştu. O dönem Canon EOS 7D ve EF-S 18-135 f/3.5-5.6 IS USM lens kullanıyordum. Full Frame makineler çıkmadan önce babamın kullandığı makineydi. Onun kendi için yaptığı değişim benim için güzel bir yatırım olmuştu. Artık üretimden kaldırılan, zamanında çarpanlı makinelerin en iyisi olan 7D hala vazgeçemediğim emektarım haline geldi. Fakat gezilerimde yaşadığım en büyük problem lensimle beraber makinemin bir buçuk kilo gelmesi ve gün boyu boynumda taşımak zorunda olmamdı. Yine de o gezilerden güzel fotoğraflar çıkarmayı başarmıştım. 2018 yılında İbrahim Şan Yödek Hocamızın küratörlüğünü yaptığı “Kent ve Yaşam” adlı sergiye gezilerimden fotoğraflarla katılmıştım. Bunun dışında dernekle olan iletişimim “Kadınlar Günü” sergilerinden öteye gidememişti. Fakat hemen hemen her sene 8 Mart çalışmalarına katılmaya çalıştım.

Mezun olduktan sonra ise inşaat sektörünün çökmesi ve hemen ardından pandeminin patlak vermesi ile fotoğrafa daha çok eğilebilmiştim. Dernek bünyesinde Yusuf Öcel Hocamızın açtığı “Düşün Sanat Uygulama” atölyesine katılarak fotoğrafın sanatsal yönünde derinlik kazanmıştım. Tarih, mitoloji, sanat akımları hakkında aldığımız derslerde “Dadaizm” akımının anlatımını gerçekleştirmiştim. Aşağı yukarı 1 yıl süren atölyenin sonunda ise “Düş, Zaman, Yol” konulu bir sergi çıkardık. Fotoğraflarımda ışıkla boyama, üst üste bindirme tekniklerini kullanarak soyut bir anlatım gerçekleştim ve her birinde farklı şiirlerden birer parçasını anlatmaya çalıştım.

Düş Zaman Yol - Itır Çalık

 

Kuytu bir köşesindeyim
Ve yorgun bedenimin altında
Çıtırdıyor kuru yapraklar
Üstte kristal bir gök
Ve yıldızlar ozancasına

 

 

Fotoğraf kariyerim

Freelance olarak fotoğrafçılık yapmaya başladığımda nişan çekimleri, dış çekimler, mezuniyet çekimleri ve mimari çekimler yaptım. Sonrasında ise daha çok ürün fotoğrafçılığı yaptığım ADASAN ile tanıştım. Halen firma bünyesinde fotoğrafçılık yapmaktayım. Fabrikada üretim aşamasında endüstriyel çekimler yapıp fabrika içindeki stüdyoda ürün çekimlerini yapıyorum. Aynı zamanda Adasan ile İtalyan tasarımcılar Angelettiruzza Design birlikteliğinden doğan YAAZ adlı markanın fotoğrafçılığını da yapmaktayım. Freelance olarak Flames adında butik bir sayfanın ürün çekimlerini de yapıyorum. Bu sırada dernekle bağlantımı koparmayıp Ertuğrul Ay Hocamızın açtığı “Foto-Grafi” atölyesine devam etmekteyim. Kendimi geliştirme, bu alanda verimli ve aktif olabilmek adına çalışmalarıma devam edeceğim.

Bu zamana kadar fotoğraf bir şekilde hayatımdaydı. Artık hayatımda önemli bir yere sahip ve fotoğraf benimle.

 

Çalıştığım markalar için buraya tıklayınız…